(Nazimo - Tiyatro)
Yazan: Roland Topar
Yöneten: Ersin Umut Güler
Çeviri: Mine G. Kırıkkanat
Hareket Tasarımı: Selçuk Göldere
Production design, sounud design, animasyon post production: Tufan Dağtekin
Kostüm Tasarımı: Makbule Mercan
Işık Tasarım: Selçuk Göldere
Sahne İllüstrasyonları: Can Badur
Oyun Fotoğrafları: Orhan Cem Çetin, Saygın Serdaroğlu
Oyuncular: Tolga İskit, Ayşe Tunaboylu, Cenk Dost Verdi, Efe Ünal, Merve Dağlı, Yasemin Ertorun, Burak Üzen, Sercan Dede
Jako'nun Doğum Günü beni Yolcu Tiyatro ile tanıştıran oyun. Oyun kapitalist düzen içinde bireyin düzenle yaşadığı alış veriş ilişkisini absürt bir dille anlatıyor. Alış veriş diyerek durumu kibarca açıklamaya çalıştım. Aslında ezen ve ezilen, kullanan ve kullanılan, sömüren ve sömürülen ilişkisi de diyebiliriz pekala. Peki bu ilişki sahne üstünde görünür bir hale getirilebilir mi? İşte oyun bu ilişkiyi görünür kılarak yaşadığımız hayatın zavallılığını ya da sistemle olan kopmaz zincirlerimizi yüzümüze vuruyor.
Joko su deposunda çalışan bir işçidir. Babası çalışamayacak durumda olan Joko ailenin tek para kazananıdır. Dolayısıyla babası, annesi ve okumasını istediği kız kardeşinin bakımından o sorumludur. Derken bir gün bir adam aniden sırtına çıkar ve ondan kendisini gideceği yere kadar taşımasını ister. Üstelik parası neyse verecektir. Joko bu talebe karşı koyar ve adamı sırtından atar. Fakat ortalıkta kendini oradan oraya taşıtmak isteyen bir takım insanlar vardır ve Joko'nun iş yerinden arkadaşları da bu işi bayıla bayıla yapmaktadırlar. Karşılığını da bazen para bazen de zevk olarak tahsil etmektedirler. Paranın cazibesine daha fazla dayanamayan Joko gönülsüz de olsa bu taşıma işine katılır. Sırtta taşınan insanların hepsinin farklı özellikleri vardır. Sahip oldukları farklı özellikleri kullanarak kendilerini taşıyacak insanları zayıf noktalarından yakalamayı ve onları kendilerini taşımaya razı etmeyi başarmaktadırlar.
İnsanların kendilerini taşıtmalarından bahsettiğimde aklınızda nasıl bir şey canlandı bilmiyorum ama ben duruma açıklık getirmek istiyorum. Evet oyuncular bir takım insanları fiziken sırtlarında, omuzlarında, boyunlarında, kucaklarında taşıyorlar. Oyun çok fazla fiziksel güç gerektiren, performansa dayalı bir oyun. Oyundaki hareketler gerçekten seyredeni şaşırtıyor. Oyunun hareket tasarımı Selçuk Göldere ile çalışılmış. Oyunu seyrederken onlar insanları taşıdıkça ben yoruldum. Gerçekten yoruldum. Nefesim tıkandı. Yani istedikleri etkiyi üstümde yaratmayı başardılar.
Oyunda dekor olarak projection mapping teknolojisi kullanılmış. Bildiğimden söylemiyorum. Bu oyun sayesinde öğrenmiş oldum. Dekor değişiklikleri dijital olarak sahne arkasındaki büyük ekrana yansıtılan animasyon görüntülerle yapılmış. Arkadaki ekranda kimi zaman dekor belirdi, kimi zamanda akan görüntülerle sahnedeki hareketlere eşlik eden mekan animasyonlarıyla dekora derinlik ve hareket kazandırıldı.
Ben kara hatta kapkara bir komedi olan Joko'nun Doğum Günü'nü çok etkileyici ve sarsıcı buldum. Oyunu izledikten sonra insan içindeki Joko'yu sorgulamaktan kendini alamıyor. Sahnedeki performanslar, oyunun sahnelenme şekli gerçekten çok etkileyici. Ama oyuncuların katlanmak zorunda kaldığı fiziksel işkence bana biraz fazla geldi. Oyunu seyretmeseydim çok şey kaybetmiş olacaktım ama bir daha seyretmeyi ister miyim bilemiyorum.
Ve son bir söz, ben değil Joko söylüyor. “Bir de sizleri taşımaya başladığımdan beri yere bakıyorum hep, daha önce göğe bakardım.”
Oyunun yönetmeni Ersin Umut Güler ile yapılan bir röportaja buradan ulaşabilirsiniz.
Size Not: Sahnelerde neler oluyor merak ediyorsanız facebook'da entelektüelbaykuşlar sayfamızdan güncel paylaşımlarımızı takip edebilirsiniz.
Meraklısına Video 1:
Meraklısına Video 2: NTV'de yapılan bir röportaj
Kendime Not: Bizim takım ben ve müge. Naz yine gelmedi, bir öğrenci biletini yaktık.
Kendime Resim:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder