29 Kasım 2018 Perşembe

Felatun Bey ile Rakım Efendi - Ahmet Midhat Efendi

felatun bey ile rakım efendi ile ilgili görsel sonucu
Bu cumartesi Şehir Tiyatrolarının yeni müzikali Felatun Bey ile Rakım Efendi oyununu seyretmeye gideceğiz. E tabi bu şartlar altında Ahmed Mithat Efendi'nin yazdığı aynı isimli kitabı okumak farz oldu ve ben de İş Bankası Yayınlarından çıkan kitabı okudum. Roman beni gerçekten çok şaşırttı. Demode bulacağımı düşünmüştüm ama hiç de öyle olmadı. Kitap alafranga yaşam hayranı Felatun Bey'in bu merakı yüzünden düştüğü komik durumları anlatırken karşına iyi eğitim almış, ailesine düşkün, batı dünyasıyla ilişkilerini sürdürürken kendi değerlerinden ödün vermeyen, herkes tarafından sevilen ve takdir edilen Rakım Efendiyi koyuyor. Ve bunu yaparken asla bu iki farklı yaşam tarzı arasında, tarzlardan birini rencide eden ya da küçümseyen, aşağılayan çıkarsamalar yapmıyor. Ahmed Mithat Efendi kitabı çok akıcı bir dille, sanki okuyucuyla sohbet eder gibi yazmış. Okurken öyle keyifli bir sohbet havasına kapılıp gidiyorsunuz ki. Kitap bizi göremediğimiz İstanbul'un o güzel günlerine, dönemin alafranga eğlencelerine, Beyoğlu'na, Üsküdar'a, Kağıthane çayırına, arap bacılara ve İstanbul'u mesken tutan yabancıların evlerine konuk ediyor. Ve kitapta ne aşklar, ne fanfinifonlar var inanamazsınız. Görseniz Tanzimat dönemi İstanbul'u demezsiniz. Sanki JR'ın Dallas'daki çiftliği. Odalıklar, cariyeler mi isterseniz, tiyatoracı ecnebi kadınlar mı, yaşça olgun madamalar mı, hepsi mevcut yani.


Ama kitapta Felatun Bey de dahil olmak üzere kötü insan yok. Kötüler bile iyi, zararları sadece kendilerine. Genel bir mutluluk ve iyimserlik hali.

En çok da günlük hayata dair anlatımlar hoşuma gitti. Kahvaltı ritüelleri, yemek sofraları, günlük ulaşım, piknik anlatımları, sandal sefaları o kadar güzel anlatılmış ki, o günler sanki gözümde canlandı. Ne çok şey kaybetmişiz geçen zaman içinde. Yer yer içim sızladı.

Ve İş Bankası'nın Türk Edebiyatı Klasikleri serisi altında çıkardığı kitabın kapak tasarımına bayıldım. Gençlerin pek çoğunun yazıldığı dönem ve en önemlisi de ders kitabı konusu olduğu için pek okumak istemeyeceği, bu kitabı o kadar cazip bir hale getirmiş ki. Sanki raftan doğru sizi kendisine çağırıyor.

Bu arada kitaptan bir bölümü burada alıntı yapmak istiyorum. Ahmed Mithat Efendi daha o zamandan Facebook'un ana fikrini bulmuş. (umarım google'i Abdülhamit bulmuştu diyen öğretim görevlisinin durumuna düşmemişimdir)

Rakım ailesi ve arkadaşlarıyla birlikte hafta içi çok erken saatte başlayan bir Kağıthane piknik gezisi organize eder. Hafta içi olduğu için çok tenha olan çayırın tadını hep birlikte çıkarırlar. Oysa hafta sonları Kağıthane çayırı iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık olurmuş. Bu ön bilgiden sonra pasaja geçiyorum.
"Rakım'ın gerçekleştirdiği Kağıthane alemini beğendiniz mi? Bu sualimi abes görmeyiniz. Çünkü bu şekilde yapılan gezileri çok kimse beğenmez. İnsanın kendine mahsus hallerini incelemişseniz sözümü tasdik ve kabul edersiniz. İnsanoğlunun yaradılışının gereğidir; insan kendi mutluluğundan yalnız kendinin haberdar olmasıyla kanaat etmez, herkesi de haberdar etmek ister. Hatta bir insan esasında mutlu değilse bile, etrafa kendi mutluluğunu inandırmak için hilekarlığa ve yalancılığa bile düşer."
Okumaktan sıkılmadınızsa bir küçük paragraf daha:
"Şu karakterin bir gereği demek değil midir ki çoğunluk gözünde gezinti yerine gitmekten maksat kırı, çayırı, açıklığı, çimenleri, çiçekleri görmek olmaktan çok, insanları görmek yahut daha doğrusu insanlara kendini göstermek istenildiğinden bir gezi mahallinde en azından yirmi bin nüfus bulunur. Beş, altı yüz belki bin arabanın tozu toprağı içinde boğulmaktan başka, bir ağaç altında oturmaktansa on adım uzaklaşıp etrafta bulunanlara kendini teşhir etmekten ne zevk alacağı etraflıca düşünülecek olsa insanın gezinti yerlerine kinleneceği gelir."
Felatun Bey ile Rakım Efendi gerçekten keyifli bir okuma serüveni. Tavsiye ederim.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder